Ocak 3, 2015

Korku seyircisi halinden memnun

Korku+seyircisi+halinden+memnun

‘Ammar’ ve ‘Azazil’den sonra ‘Helak-Kayıp Köy’ ile korku filmi seven sinema izleyicisiyle üçüncü kez buluşan Özgür Bakar, ‘Korku filmlerinin unutulmaz yönetmeni’ olma yolunda emin adımlarla yürüyor.

Bu işlere aslında komediyle başlayan Bakar,  “Karakter komedisi veya tutmuş birkaç örneğin replikaları dışında yeni bir mizah dili, naif bir komedi yok. Ben de bir yol ayrımındaydım. Bu süreçte korku dünyasıyla tanıştım. Yönetmenliğinizi dibine kadar hissettiğiniz bir tür. Kendi sirkimi yarattım” diyor.

ARZU AKYOL
arzu.akyol@aksam.com.tr

Seni biraz tanıyalım önce,
kimdir Özgür Bakar? 

Yönetmenden ziyade sinemacıyım demeyi seviyorum. Ergenliğimde mizah dergilerinin sıkı takipçisiydim. Çizim yeteneğime güvenerek dergilerinin kapılarını zorladım. Oradaki ustalarım vesilesiyle espri üreteceğim televizyon programlarına zıpladım. Bu süreçte kısa filmler çektim. Bir yandan dizilerde çalışıyordum ama amacım sinema olduğu için bağımsız hareket edip zor şartlarda işler yapmayı bırakmadım. Bir konuda yeterince ısrar ederseniz kapılar açılmaya başlıyor. Şimdi tam bağımsız işler yapacağımız bir noktaya gitmeye çalışıyorum.

Yönetmen olmaya nasıl karar verdin?
Çocukluğumdan beri dışa dönük biriyim. Aslan burçları genelde böyle olur. Basit bir fıkrayı bile görkemli anlatıp insanlana iyi vakit geçirtmek isterim. Bu sinemada daha büyük bir şova dönüşebiliyor. Bundan haz alıyorum. Egosal bir nedeni varmış gibi gözüküyor. Zaten en idealist sinemacının bile temel dürtüsüne inerseniz, samimiyse bunu itiraf eder. Yazdıklarımın kafamdaki gibi çekilmediğini görmek de yönetmenlik isteğimi artırdı…

YOL AYIRIMINDA KORKUYU SEÇTİM

Bu işlere aslında komediyle başlamışsın o zaman. Şimdi ise‘Korku filmlerinin unutulmaz yönetmeni’ olma yolunda emin adımlarla yürüyorsun.  Üçüncü filmin ‘Helak-Kayıp Köy’ vizyonda.  Neden mizah gibi kolay bir yol varken özellikle ülkemizde zor bir tür olan korku-gerilim türünü seçtin?
Sosyal medyada neredeyse 30 sene ileriye gitmiş modern bir mizah anlayışı var. Ama bu sinemaya yansımıyor. İnternette mizah ileriye, talep gören komedi filmlerinin kalitesi geriye gidiyor. Avam demek istemiyorum ama düzensiz bir komedi filmi anlayışı var. Karakter komedisi veya tutmuş birkaç örneğin replikaları dışında yeni bir mizah diline, naif bir komediye, yeni bir oyuncuya yaşama şansı verilmiyor. Komedide başarı gişeye odaklı hale geldi. Ben de bir yol ayrımındaydım ve korku dünyasıyla tanıştım. Yönetmenliğinizi dibine kadar hissettiğiniz bir tür. Kendi sirkimi yarattım. Ucubeler, yaratıklar, büyüler şeytanlar, ışık oyunları, plastik makyajlar maskeler, grotesk tipler… Önce kendim eğleniyorum artık. Komedi filmini destursuz umuma açıyorsunuz, korkuda sadık bir kitle var. Kendi içimizde bir bağ kurduk…

DÜNYADA KABİR AZABINI ANLATIYOR

Helak’ı anlatır mısın peki? Nasıl bir film oldu?
Helak’ta üçüncü filmin konforuna yaslanarak biraz kafama göre takıldım diyebilirim. Filmin tamamı bir metafor üzerine kurulu. Yine çok sert bir korku filmi olmadı. Akıcı, merak unsuru yüksek, çok gizemli bir film. Dünyada kabir azabını göstermeye çalıştım. Yaptığımız hataların bedelini burada çektiren bir köy tasarladım. Bu köy haritada yok. İçine giren de bu çileyi çekmeden çıkamıyor. Senaryosu ve görselliği beni çok tatmin etti. Umarım seyircide de karşılığını bulur.

Çekimler sırasında gerçekten korkutan, ilginç şeyler oldu mu?
Filmin tamamı Aksaray şehrimizde çekildi. Yeraltı şehirlerinde çekimler yaptık. Çok enteresan yerler. Gerçekten kayıp bir köyde olduğumuzu düşündüğümüz zamanlar oldu. Ekibin bu hissiyatı filme de yansıdı. Görevliler, ’45 dakika sonra oradan çıkmak isteyeceksiniz’ diye uyarmıştı. Gerçekten de o sahneleri çok fazla ara vererek çekebildik. Gerçek hikâyeleri de çok korkunç yeraltı şehirlerinin.

Özellikle Türkiye’de çekilen korku filmlerinde senaryo dozu aşarsa inandırıcılığını yitirip komediye dönebiliyor. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsun?
Adam gülmeye geldiyse her türlü gülüyor; önüne geçemiyorsun. Bazen korkuyu bastırmak için de dalga geçebiliyor. Ama ben dersime çalışıyorum. İmkân ve yeteneklerimi maksimum kullanıyorum. Çok iyi ön hazırlık yapıyorum. İzlediğiniz şeyi defalarca kafamda seyrediyorum. Dengesizlikler bu esnada atılmış oluyor.

Peki, Helak  ‘komik korku filmi’ mi, ‘korkutan korku filmi’ mi? İzleyiciye ne vaat ediyor?
Helâk filmine sadece korku filmi sevenleri değil tüm sinema seyircilerini bekliyorum. Her şeyden önce konusu ve finali ile çok değişik ve izlemesi eğlenceli bir gerilim filmi oldu. Filmi çözmeye çalışırken çok keyif alacaklar. Çok gizemli enteresan bir senaryosu ve kurgusu oldu. Ayrıca keşfedilmemiş bir ilimizin tüm güzelliklerini resmettik. Çok güzel fotoğraflarımız var filmde.

Korku filmlerinde müzik de çok önemli bir faktör. Sen müzik seçimlerini nasıl yapıyorsun?
Filmlerimde kendi kültürümüzle Batılı görsel anlayışı harmanlamaya çalışıyorum. Bu müziğe de yansıyor. Senfonik sesler üzerinde bendirler, ney sesleri deniyorum.

Paylaş